Hayvan Çiftliği, George Orwell
tarafından yazılan bir fabl ve önemli bir hiciv eser. Son yıllarda okuduğum en
iyi romanlardan birisi. Hatta kendimce bir sıralama yapacak olursam kişisel tüm
zamanların en iyi kitapları arasında ilk 10 içine kesin alacağım bir eser.
Hemen kitapla ilgili fikirlerime geçiyorum.
Kitabın okuduğum baskısı Can
yayınları tarafından güzel dilimiz Türkçeye çevrilmiş ve çevirisini de Celal
Üster yapmıştır.
George Orwell'in belki de
Bindokuzyüzseksendört adlı romanından sonra en bilinen ikinci romanı Hayvan
Çiftliği'dir. Kitap, Bay Jones'un baskıcı yönetiminden sıkılan, bunalan
hayvanların isyan edip, Beylik Çiftliği'nin yönetimini ele geçirmesiyle başlar.
Hayvanlar bu isyana kitabın hemen başında, çiftlikteki tüm hayvanların saygı duyduğu
domuz olan Koca Reis'in anlattığı rüyasından etkilenerek kalkışırlar.
Beylik Çiftliği'ndeki hayvanların
amacı, tüketmekten başka hiçbir özelliği bulunmayan insanların baskıcı, ezici
yönetiminden kurtulup, daha eşitlikçi bir yönetim oluşturmak ve bu şekilde daha
iyi şartlarda hayat sürdürmektir. Bunun sonucu olarak isyanı gerçekleştirirler
ve Beylik Çiftliği'nin yönetimini ele geçirirler.
Kendilerine 7 Maddeden oluşan bir
bildiri hazırlayıp bunu yazarlar. Bu şekilde başlangıçta arzuladıkları, emeklerinin
karşılığını aldıkları ve daha iyi şartlarda yaşadıkları bir toplumu kurarlar.
Burada bu 7 maddeye bakmamızda
yarar var. Çünkü burada yazılanların, yapılan devrimin yönetimini üstlenen
domuzlar tarafından nasıl ve ne şekilde kendi çıkarları uğruna değiştiğine
şahit olacağız.
1. İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
2. Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
3. Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
4. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
5. Hiçbir hayvan içki içmeyecek.
6. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı
öldürmeyecek.
7. Bütün hayvanlar eşittir. (!)
Herşey iyi giderken bir süre
sonra domuzlar, çiftlikteki asıl işleri yapan, örneğin toprakları süren,
işleyen, ürün veren diğer hayvanların aptallıklarından faydalanarak kendilerine
insanların yönetiminden daha baskıcı daha otoriter bir diktatörlük sistemi
kurarlar. Bunu da öyle güzel yaparlar ki, kitabı okurken hayretler içinde
kalırsınız. Az önce yukarıda yazdığım maddelerin ne hale geldiğini acı acı
okursunuz. Açıkçası ben Hayvan Çiftliği'ni okurken çoğu yerde bu tip durumları
toplum içinde de çok yaşadığımızı düşündüm. Amaçları daha eşitlikçi ve daha rahat
bir toplum kurmak olan hayvanlar, böyle oluyor zannederek, bunaldıkları ve
isyan ettikleri insanların baskıcı yönetimlerinden daha da tehlikeli bir
baskıcı yönetimin altına giriyorlar.
Kitaptaki her karakteri
incelemeyeceğim ama sanırım 3 önemli domuza değinmekte fayda var. Domuzlardan
Snowball ve Napoleon lider konumunda iki hayvan. Birisi yani Snowball, Hayvan
Çiftliği'nin ideolojisine sadık, gerçekten çiftliği geliştirmek için çalışan
bir domuz olarak karşımıza çıkıyor. Ancak Snowball bile bir süre sonra
domuzların diğer hayvanlardan üstün olduklarını düşünmüştür. Napoleon ise
tamamen çıkarcı, aslında Hayvan Çiftliği'nin gerçek amacıyla pek ilgisi olmayan
diktatör ve baskıcı bir domuz. Gücü önemseyen ve sadece kendi gücünü arttırmak
için çalışan bir karakter. Zaten kitabın sonunda yönettiği bu çiftliğin ne hale
geldiğini, o başlangıçta yazılan 7 maddenin de ne hale geldiğini göreceksiniz.
Bir diğer domuz karakterimiz Squealer ise dili çok iyi kullanma becerisiyle
adeta bir konuşma ustası olarak oluşturulmuş bir karakter. Toplumu olacaklara
alıştırmak ve toplumun gerçekleşen olaylar sonucundaki tepkilerini hafifletmek
hatta asıl düşündüklerinin aslında öyle olmadığını kabul ettirmek üzere çalışan
bence kitaptaki en kritik karakter!
Aslında sadece 152 sayfadan
oluşan bu kitap hakkında daha da uzun yazmak istiyorum ancak kendimi burada
frenleyeceğim. Hayvan Çiftliği, müthiş hicivler içeren bir fabl.
Kitabın sonu bugüne kadar okuduğum kitap sonlarının içinde en çarpıcı, en vurucu
olanı. Vay be dedirten bir sonu var. Ne hayallerle yola çıkan bir toplumun, ne
hallere geldiğinin göstergesi adeta.
Aslında hiçbir şeyin göründüğü
gibi olmadığının bir yansıması Hayvan Çiftliği. Bu kitap herkes tarafından
mutlaka okunmalı diye düşünüyorum. Kitap hakkındaki düşüncelerinizi yorum
olarak yazarsanız, kitapla ilgili tartışmaya yorumlar üzerinden devam
edebiliriz. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere...
Çok yakın zamanda ingilizce kitabını (ödev verildiği için) okumuştum. Ama ilk kez bir ödevin bende bu kadar mutluluk duyurduğunu gördüm. Kitap çok etkileyici, liderliğin, üstünlüğün insanları nasıl değiştirdiğini gösteriyor. Aslında sıkıntı başa geçenlerde değil, sıkıntı yönetmeyi bilenleri başa geçmemesi. Fırsatınız olursa filmini de izleyin derin. Ama 2000 lerde çekileni izlerseniz daha iyi olur. :)
YanıtlaSilDüşüncelerinize katılıyorum. Açıkçası bu kadar kısa bir kitabın bu kadar etkili olması müthiş. Filmini izlemek isterim. Kitap kadar etkiler mi bilmiyorum. :) Yorumunuz için teşekkür ederim.
SilBen de Ruhsuz Atmaca gibi kursa giderken İngilizce versiyonunu okuyup çok etkilenmiştim. İktidar hırsının nasıl bir şey olduğuna bir kez daha tanık olmuş, bu kitaptaki karakterlerin tüm zamanlardaki tüm iktidarlarda yer alan insanlarla kolaylıkla yer değiştirebileceğini düşünmüştüm. Size katılıyorum, müthiş bir kitap!
YanıtlaSilMerhaba, öncelikle yorumunuza bu kadar geç cevap yazdığım için kusura bakmayın. Söylediklerinize katılıyorum. İktidarda olma hırsı, mevcut yönetimlerden daha da kötüsüne sebep olabiliyor. Yorumunuz için teşekkür ederim.
SilOkumayanın bile okuması gereken bir kitaptır. Filmi mi varmış? Bi bakalım. :)
YanıtlaSilMerhaba, öncelikle yorumunuza bu kadar geç cevap yazdığım için kusura bakmayın. Yorumunuz çok güzel. :) Okumayı bilmeyenler bile okumalı bu kitabı. Çok doğru tespit. :) Yorumunuz için teşekkür ederim.
Sil