Bu ay ki yazılarımıza çok güzel bir söyleşiyle başlıyoruz. Çizgi Romanlar üzerine araştırmalar yaparken karşılaştığım AltEvren sitesi ve onun sahibi Berk Uralcan ile Çizgi Romanlar üzerine oldukça keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Sözü fazla uzatmadan sizleri bu güzel söyleşiyi okumaya davet ediyorum.
- Öncelikle blogumuzun söyleşi teklifini kabul ettiğiniz için çok teşekkürler. Sitenizden "Çizgi Roman" üzerine yaptığım araştırmalar sonucunda haberim oldu. Çizgi roman benim için yeni bir ilgi alanı ve araştırdıkça derinleşen bir konu. Bugün sizinle olan bu güzel söyleşimizde de takipçilerimize çizgi roman üzerine güzel bilgiler vermek istiyoruz. Girişi biraz fazla uzattım. İlk olarak bize kendinizi tanıtır mısınız?
Rica ediyorum, tam aksine benim
teşekkür etmem gerekiyor, röportaj yapılmak istenmesi gurur verici bir durum. Adım
Berk Uralcan, aşağı yukarı üç – üç buçuk yıldır internette çeşitli yerlerde
çizgi roman ile ilgili yazılar yazıyorum, iki buçuk sene önce de kendi sitem
olarak tanımlayabileceğim AltEvren’i kurdum.
Genel olarak okumayı seviyorum,
bu okumanın da hatırı sayılır bir kısmı çizgi romanlardan oluşuyor. Bir şey
okuduğum zaman hakkında bir şeyler yapmadan, atıyorum, tartışmadan, konuşmadan,
veya yazmadan, okuma deneyiminin bittiğini pek hissedemiyorum, bunun için de
yazılar yazıyorum.
AltEvren gibi bir site yapmamın
temel sebebi de bu – zaten okuyorum, okuyunca da bir şeyler yazmak istiyorum,
bir çizgi roman sitesi de bunun bir nevi dışavurumu oluyor.
- Çizgi Roman ile tanışmanız nasıl oldu? Nasıl bu harika dünyaya adımınızı attınız?
Muhtemelen çok farklı “çizgi
romana başlama hikayeleri” olanlar da vardır, ama benim gördüğüm kadarıyla bu
işe başlamanın iki yolu var: Ya genel olarak okumayı seven insanlar bir şekilde
çizgi roman da okumaya başlıyorlar, ya da, bu “nerd” veya “geek” olarak
adlandırılan kültürün diğer alanlarıyla; dizilerle, oyunlarla, RPG’lerle,
filmlerle falan başlayıp, oradan çizgi romana yöneliyorlar.
Benimki de, eminim pek çok çizgi
roman okuru gibi, ikisinin bir karışımı oldu. Sağda solda bulduğum Asteriks,
Tenten, Red Kit, Mister No, Teks, Tommiks gibi çizgi romanlarla başladım, daha
sonra da dönemin popüler çizgi filmleri ve filmleriyle Amerikan piyasasına
giriş yaptım.
- Klasik bir soru olacak ancak sanırım bu soru olmazsa olmaz. :) En beğendiğiniz ve en sevmediğiniz Çizgi Roman karakteri hangisi ve tabi ki nedeni nedir? Biraz bahseder misiniz?
Benimki de biraz kaçamak bir
cevap olacak ama, özellikle Amerikan çizgi romanın sürekli üretime dayanan
doğası içinde, bir karakterin farklı yazarlar altında tamamen farklı özellikler
alabilmesi gibi bir durum oluyor. O yüzden, “favori” karakter, “nefret edilen”
karakter gibi bir şey söylemem zor – öyle spesifik olarak sevmediğim bir
karakter olduğunu söyleyemem, hikâye ve kurgu güzel olduğu sürece her karakteri
keyifle okuyabilirim.
Yine de, en azından bir “tarz”
söylemek gerekirse, parodi amaçlı yapılmamış, fakat daha önce üretilen
örneklerinden hiçbir farkı olmayan karakterlerden hoşlanmadığımı söyleyebilirim.
Marvel’ın büyük ölçüde bir Superman klonu olarak yarattığı Sentry buna bir
örnek olabilir mesela.
Sevdiğim karakterler için de aynı
şeyler büyük ölçüde geçerli, ama yine de isim vermek gerekirse Marvel’dan
Cable, DC’den ise Green Lantern’ı söyleyebilirim.
- Peki en sevdiğiniz, sizi en çok etkileyen Çizgi Roman hangisi?
Farklı tarzlardan, farklı
ekollerden, farklı kültürlerden çok çizgi roman var ki, sevdiğim tek bir çizgi
romandan bahsetmek, “Hayatının sonuna kadar bir şarkı dinleyecek olsan hangisi
olurdu?” diye sormak gibi bir şey benim için. Çok sevdiğim bir sürü çizgi roman
olmasının yanı sıra; farklı anlarda farklı etkiler yapan onlarca çizgi roman
var. Fakat etkilenme kelimesini de kullandığınız için Watchmen diyeceğim.
Watchmen’i okuyana kadar da çizgi
romanları çok seviyordum, ama benim için temel olarak basit bir eğlence
amacından çok daha fazlası değillerdi – pek çoğumuzun nasıl dizi izlediğini
düşünün, ben de benzer bir aktivite olarak çizgi roman okuyordum.
Çizgi roman konusunda kafamdaki
sınırlamaları yıkan eser Watchmen oldu. Watchmen’i okuduğumda çizgi romanın
sadece bir eğlence aracı olmak zorunda olmadığını, bir sanat dalı olarak çizgi
romanla çok farklı şeyler yapılabileceğini gördüm, ve bu çok hızlı, tek bir
eserin o kadar kısa sürede yapmasını beklemeyeceğiniz bir etki oldu.
Watchmen’e başlarken bir hobi
olarak, o güne kadar yaptığım gibi, “öylesine” bir çizgi roman okumaya
başladığımı düşünüyordum, bitirdiğimde ise bir bütün olarak “çizgi roman”ı
potansiyeli henüz araştırılmamış, yepyeni bir sanat dalı, herhangi bir hikâyeyi
anlatmak için kullanılabilecek son derece meşru bir sanat dalı olarak görmeye
başlamıştım.
Bir anlamda bugün yaptığım her
şeyin başlangıcında Watchmen’i okuma deneyimi var, o yüzden kişisel olarak beni
en çok etkileyen eserin Watchmen olduğunu söylemem yanlış olmaz sanırım.
Burada tabi Watchmen’in internet
çizgi roman kültürü içinde edindiği “kutsal kitap” statüsünü de düşünerek bu
dediğimin tamamen sübjektif bir yorum olduğunu eklemem gerekiyor, ben
muhtemelen Watchmen’i tam zamanında, tam gerektirdiği mentaliteyle okudum –
süper kahraman çizgi romanlarından sıkılmaya başladığım, ya da onları hayatımda
çok da ciddi bir role koymayı düşünmediğim bir dönemde, bu işe devam etmek,
veya bu işi daha da ciddiye almak için bana bir motivasyon, bir sebep
gerekiyordu, bu dönemde karşıma çıkan eser de Watchmen oldu.
- Favori Yazar ve Çizeriniz kimlerdir?
Çizer olarak çok farklı
tarzlardan olsalar da Chris Ware, David Mazuchelli, daha klasiklerden John
Buscema, modern olarak da Clayton Crain ve özellikle David Aja ilk aklıma
gelenler.
Yazar olarak da bir o kadar
vardır muhtemelen. Alan Moore, Warren Ellis, Jim Starlin, Mark Gruenwald, John
Bryne ve Amerika dışından Goscinny’yi söyleyebilirim. Modern olarak en çok Jeff
Lemire, Mark Waid ve Jomathan Hickman’ı seviyorum sanırım, Hickman gerçi sadece
bir yazar olarak anılır oldu son dönemlerde, ama kendisinin çok çarpıcı ve
yenilikçi bir görselliği olduğunu da belirteyim – Pax Romana ve Nightly News örneklerine
göz atabilir merak edenler.
Bunların ötesinde çizgi roman içinde
Jack Kirby sanırım benim için en ayrı yerde olan adamdır. Tek bir isim olarak
onu da söyleyebilirim.
- Biraz da AltEvren'e girmek istiyorum. AltEvren'den bize bahseder misiniz? Altevren fikri ilk nasıl ortaya çıktı? İsmin bir hikayesi var mı? Tek başınıza mı siteyi sürdürüyorsunuz? Kimler katkıda bulundu?
AltEvren’den önce
“http://secret-invasion.blogspot.com” adresinde ulaşabileceğiniz $2.99 adlı
blog’da yazıyordum. Sanırım bizimle başlayan bir süreçle birlikte, internette
çeşitli kaliteli çizgi roman blog sitelerinin oluşmaya başladığını gördük ve bu
arkadaşlarla ortak bir iş yapmanın hoş olacağını düşündük. AltEvren fikri de
buradan çıktı.
Kısacası ilk açıldığında
AltEvren, “farklı adreslerde amatör olarak yazan çizgi roman yazarlarını
birleştiren profesyonel bir site” olması için kurulmuştu. Fakat, nasıl ki ben Watchmen’i
“doğru zamanda” okuduysam, muhtemelen AltEvren de “yanlış zamanda” açıldı. Siteyi
kurup yazı eklemeye başladığımız dönemde Emre de, aramıza daha sonra katılan
arkadaşlar da çizgi roman hakkında yazmayı bırakmışlardı.
Bir süre sitenin orijinal hedefini
koruyup çizgi roman ile ilgili bilgi sahibi insanları yazmaya ikna etmek için
uğraştım, fakat bu “yeni nesil” de çeşitli nedenlerle çok katkıda bulunamadı.
Bundan sonra yazarlığı herkese açık hale getirdim, ki bu da teknik olarak
yirmiye yakın yazarın olduğu, fakat yine sadece benim yazdığım bir dönemle
sonuçlandı.
Yani site aslında çok yazarlı bir
platform olması amacıyla kurulmuştu, fakat sonuç olarak pek olamadı. Sitelerde
toplam (kısa yazılar ve haberler dahil) 520 civarı yazı var şu an, muhtemelen
bunların 450 – 460 kadarı bana aittir.
Bana yardımcı olan arkadaşlar şu
an daha çok DC Comics hakkında yazan Buğra Çakır ve uzun süredir düzenli ve
istikrarlı Walking Dead yazıları yazan Erman Bozgeyik, onun dışında büyük
ölçüde kendim götürüyorum. AltEvren, belli bir standardın üstünde olduğu sürece
herkesin yazılarına açık, ve bu konuda bir talep de var. Yazarlık olayını
teknik olarak bitirmiş olsak da, en fazla iki haftada bir “Yazar alımı yapıyor
musunuz?” / “Sitenizde yazı yazabiliyor muyuz?” gibi şeyler soran arkadaşlar
oluyor, kendilerine yazabildiklerini, yayınlanmasını istedikleri yazıları bana
göndermelerini söylüyorum, ama daha sonra pek haber alamıyorum kendilerinden –
sanırım yazma fikri gerçekten yazmaktan daha çok hoşlarına gidiyor.
İsmin hikayesi ise biraz
enteresan aslında. Ben isim bulma konusunda çok iyi değilim, bu yüzden daha
sonra AltEvren olacak projeyi konuşurken ortaya aklımıza geldikçe isimler
atıyorduk, Konuşmabalonu'ndan tutun ParalelEvren’e kadar çeşit çeşit
saçma isim önerildi. Basit bir isim bulmak için bu kadar zorlanmışken, sonunda
bir alan adı almaya karar verdim, ve bir anda adres çubuğuna, artık nereden
aklıma estiyse, "alternatifevren.net"
diye bir şey yazdım. Daha sonra çok uzun olduğunu düşündüm,“AltEvren”
kısaltması da kulağıma iyi gelince, www.altevren.net
olarak kalmış oldu.
- Çok güzel! AltEvren'de bugüne kadar yaptığınız projeler içinde içinize en sinen hangisi oldu? Neden?
Pek fazla kişiye hitap
ettiklerini iddia edebilecek durumda olmasam da, AltEvren’in Farklı Tatlar
bölümü ve yan sitemizdeki incelemelerin genel doğası hoşuma gidiyor. Bunlar
arasında Daytripper, Asterios Polyp, Building Stories, Nikopol Üçlemesi gibi
yazılar bence sağlam çizgi roman yazıları.
Kişisel olarak benim favorim
açıkçası “Before Watchmen ve Watchmen” özel dosyası. Before Watchmen denilen
serinin duyurulmasıyla yazdığım bu yazı ilk yazıldığında çeşitli tartışmalara
da yol açtı, “bir Watchmen analizi” gibi olmadığı ve olduğunu iddia etmediği
etiketlerle de değerlendirilmeye çalışıldı, fakat bir çizgi roman eseri ve
çizgi roman dünyası içindeki konumu (hatta, belki işlevi) olarak Watchmen’i
gerçekten her okur kitlesine anlatabilecek bir yazı olduğunu düşünüyorum.
Bir de Comics Alemine Giriş
Rehberi var tabi, yazıldığı günden beri sitenin açık arayla en popüler yazısı,
yazılalı iki sene oldu, hala sık sık teşekkür mesajları geliyor.
- AltEvren'de her seviyedeki Çizgi Roman okuru için çok yararlı bilgiler mevcut. İlerisi için AltEvren ile ilgili düşündüğünüz farklı projeler var mı? Bunlardan bahseder misiniz?
Açıkçası AltEvren konsepti içinde
çok farklı, çok değişik bir şey yapmayı düşünmüyorum. Çeşitli yazı ve kapsamlı
özel dosya fikirleri her zaman var, bunlar aşağı yukarı bugünkü mantıkla
eklenmeye devam edecek.
Farklı proje olarak, sanırım yine
daha önce yapılmamış bir şey, İngilizce bir çizgi roman sitesi fikri var. Çok
fazla içerik olmasa da şu anda fonksiyonel olarak http://en.altevren.net adresinden
ulaşılabiliyor. Önümüzdeki aylarda açıkçası buna biraz daha ağırlık verebilmek
istiyorum.
- Bir de "AltEvren Gurme" var. Bundan da biraz bahseder misiniz?
Çok kısa bir tanım yapacak
olursam, AltEvren Gurme bizim Amerikan çizgi romanları dışındaki çizgi
romanları ele aldığımız yan sitemiz.
AltEvren’i açarken hiçbir zaman “Sadece
Amerikan çizgi romanlarını inceleyelim, başka hiçbir şey olmasın!” falan gibi
bir düşüncemiz olmadı, fakat siteye eklenen yazılar, bunları kategorize etme
gerekliliği vs. derken iyice “comics” ağırlıklı bir site haline geldik. Bir
noktadan sonra sitede farklı ekollerin iğreti duracağını düşündük ve tamamen
farklı bir platformda devam etme kararı aldık.
AltEvren Gurme AltEvren’e göre
biraz daha ciddi, daha ağır yazıların bulunduğu bir ortam. Zaten AltEvren’de
popüler kültüre yeteri kadar ağırlık veriyoruz, bu yüzden Gurme’de gidip Zagor,
Tommiks – Teksas yazısı yazmak pek çekici gelmiyor, daha ağır eserler
incelenince sonuç olarak daha “ciddi” yazılar oluyor. Ama temel olarak
kategorizasyon sorununu çözmek için yaptığımız bir yan site.
- Sizin takip ettiğiniz Çizgi Roman üzerine internet siteleri veya blogları var mı?
Tabi ki. Yabancı siteler arasında
The Comics Journal, Too Busy Thinking About My Comics, Comics Worth Reading
gibi siteleri düzenli olarak takip ediyorum.
Tabi yabancı siteler bizdeki
örneklerinden daha spesifik konularla ilgili oluyor, bizde “çizgi roman sitesi”
gibi bir durum varken, orada bireysel olarak karakterlere ve süper kahraman
takımlarına ayrılmış siteler de çok popüler, Spider – Fan ve UncannyXMen.net
gibi. İşim düştükçe bunları da kullanıyorum, ciddi incelemeler falan yazmadan
da yabancı sitelerde neler yazılmış, okuyabildiğim kadar çok örneğini okumaya
çalışıyorum.
Ava Giden Avlanır, Çizgi Roman
Kulübü gibi Türkçe olarak takip ettiğim blogların büyük çoğunluğu ise ne yazık
ki artık aktif değiller. Şu anda aktif olan siteler arasında Kahramanlar
Sinemada var, çizgi roman filmleri açısından çok başarılı bir site, bir de
Pelerinli var, onlar da sadece çizgi roman değil, “geek kültürü” denen alanın
tamamıyla ilgileniyorlar.
Bunlar dışında, Türkçe siteler
arasında (muhtemelen AltEvren de dâhil) favorim http://tengunner.wordpress.com
adresinde bulabileceğiniz blog, gerçekten çok kaliteli bir site, daha sık
güncelleniyor olmaması gerçek anlamda bir üzüntü kaynağı benim için.
- Verdiğiniz adresleri ben de bundan sonra takip etmeye çalışacağım. :) Dünya'da çıkan Çizgi Romanları güncel olarak takip ediyorsunuz. Dünya'daki çizgi roman sektörü nasıl? Amerika haricinde Çizgi Romanda güçlü olan ülkeler hangileri? Bilmeyenler için biraz bahseder misiniz? Size hitap eden hangisi?
Amerika ve Kanada bu sektörün hem
popüler, hem de sanatsal boyutunda iddialı olan, ve kendi kültürlerini genel
olarak dünyaya en iyi empoze eden iki ülke gerçekten. Ama baktığınız zaman
çizgi roman üretim ve tüketimi tabi ki Amerika’yla sınırlı değil.
Amerika haricinde, Japonya’nın
çok sağlam bir çizgi roman kültürü var. ABD’nin en popüler yayınları olağanüstü
bir durum olmadığı sürece günümüzde 200.000 satış barajını geçemezken,
Japonya’da manga olarak adlandırılan çizgi romanların satışları milyonlarla
hesaplanıyor.
Avrupa’da Fransa ve çevresindeki
ülkelerde de (Belçika, İsviçre, vs.) son derece kaliteli bir üretim var. Fransa
belki Amerika ve Japonya kadar dünyaya açılamıyor, fakat çizgi romana bakış
olarak ütopik bir konumdalar. Çizgi romanın “dokuzuncu sanat” olarak
tanımlanması bu kültürden geliyor, gerçekten de başlı başına bir sanat dalı
olarak görüyorlar.
Bir de tabi ülkemizde çok popüler
olan İtalyan çizgi romanları var. Bunlar büyük ölçüde Amerika etkisi altında
üretildiklerinden dünya çapında çok bir özgünlükleri / etki alanları yok, ama
aralarında kaliteli işler var, Türkiye’deki popülaritelerini de koruyorlar
günümüzde.
Ben açıkçası bu işe Amerikan
çizgi romanları ile başladığım için bilgi birikimimin en zengin olduğu alan
“comics” olarak sınıflandırdığımız çizgi romanlar, bunu da Fransız çizgi
romanları takip ediyor. Fakat özellikle AltEvren açıldığından beri herhangi bir
“tercih”im yok, eser kaliteli olduğu sürece çıkış ülkesi beni çok da
ilgilendirmiyor.
- Ülkemizdeki Çizgi Roman sektörü size göre Türkçe Yayınlar (Çeviri veya Türk yapımlar) anlamında olması gereken yerde mi?
Bu açıkçası üzerinde fazla iddialı
konuşmayı sevmediğim bir konu.
Birincisi, konu hakkında çok
fazla bilgim yok. Dediğim gibi, en çok Amerikan ve Fransız çizgi romanlarını
okuyorum, bunları da kendi dillerinde okuma imkânım olduğundan çevirilerle pek
aram yok. İtalyanca veya Japonca eserler söz konusu olduğunda da, mümkünse
İngilizce çevirileri tercih ediyorum.
Türkçe olarak üretilen eserleri
tabi ki takip etmeye çalışıyorum ama bunların sayıları tahmin edebileceğiniz
gibi çok fazla değil.
İkinci olarak da, “çizgi romanın
olması gereken yer”in ne olduğundan tam olarak emin değilim. Mesela Fransa’da
çizgi roman çok iyi yerlerde, insanlar sanat olarak kabul ediyor diyoruz ama,
bu adamların yüzyıllardır gelişmiş bir edebiyat kültürü, bir sanat anlayışları
var. Bizde, dünyanın geri kalanında “sanat” olduğu kabul edilen alanlar ne
durumda ki, çizgi roman gibi kendini daha yeni yeni kabul ettirmeye başlayan
bir alanın “olması gerektiği” bir yerden söz edelim?
Bir de tabi, Maslow Piramidi
denen şeyin toplumsal bir uygulaması da düşünülebilir. Fransa, Amerika,
Japonya; bunlar kendi içlerinde belli sorunları aşmış, çizgi roman gibi bir
kültürü destekleyebilecek hayat tarzını, maddi durumu, gerekli entelektüel arka
planı büyük ölçüde oturtmuş ülkeler – çok detaya girmek istemiyorum,
bildiğimden daha fazla şey bildiğimi iddia edeceğim bir duruma düşmek de
istemem, ama dürüst konuşmak gerekirse, “çizgi romanın durumu”nu düşünecek bir
noktada değiliz bence toplumsal olarak.
- Yabancı ve yerli yayınevleri arasında favorim dedikleriniz hangileridir? Neden?
Dediğim gibi, yerli yayınları
gerçekten pek takip etmiyorum, o yüzden bu söylediklerim ciddi bir takipten çok
edindiğim izlenimlerle alakalı olan bir konu, fakat Marmara Çizgi’nin
istikrarlı işler yaptığını görüyorum. Gerekli Şeyler de yayıncılık olarak iyi
işler yapıyor, Çizgi Düşler’in de çok kaliteli seriler çıkaracağına yönelik
haberler okuyorum.
Bunun dışında Stüdyo Rodeo var,
Türkiye’de üretilen çizgi romanları destekledikleri için seviyorum kendilerini,
bir de yabancı çizgi romanların kaliteli eserlerini dilimize kazandıran Flaneur
Comics var, onları da hayretle izliyorum, çok güzel işler yapıyorlar.
Yabancı olarak, Amerikan çizgi
romanları içinde “Big Two” denilen Marvel ve DC’nin çizgi romanları hoşuma
gidiyor. Bu ikisi arasında geleneksel olarak Marvel’a daha yakınım, Marvel
karakterlerini daha çok seviyorum, fakat özellikle bütün yayınlarını sıfırladıkları
New 52 sürecinde aylık okuma listemde DC daha çok ön plana çıkıyor.
Bunun dışında DC’nin bir alt
yayını olan Vertigo’nun ve Image Comics’in, sanatsal boyutu ağır basan çizgi
romanları ana akımla buluşturmak konusunda çok önemli bir iş yaptıklarını düşünüyorum.
Kendilerini neredeyse tamamen sanatsal / edebi çizgi romanlara ayıran
Fantagraphics de çok kaliteli bir yayınevi.
Fransa’dan da Dargaud’yu
söyleyebilirim sanırım, o da sık takip ettiğim yayıncılardan.
- Çizgi Roman dünyası araştırırken tecrübe ettiğim şekilde oldukça geniş ve harika bir dünya. Daha Çizgi Roman okumamış ve bir şekilde türe başlamak isteyip de cesaret edemeyenlere ne önerirsiniz? Çizgi Romanlar denemeye değer mi?
Hemen okumaya başlasınlar! Evet,
çizgi roman çok karışık bir dünya, fakat “cesaret edemeyecek” kadar da bir şey
yok.
Geçenlerde önceki yıllarda
sürdürdüğümüz “soru-cevap” uygulamasını birkaç günlüğüne yeniden hayata
geçirdik, gelen soruların çoğu bu konuyla ilgiliydi. Benim gördüğüm kadarıyla,
insanlar bu konunun zor, anlaşılmaz, karmakarışık olduğuna o kadar
inandırmışlar ki kendilerini, bir türlü endişelenmeyi bırakıp çizgi roman
okumaya başlayamıyorlar.
Şöyle düşünün, bir dağa
tırmanacaksınız, ve evet, bunun için birkaç malzeme gerekli. Sırt çantanızı
alıyorsunuz, suyunuzu koyuyorsunuz, ipinizi belinize bağlıyorsunuz, ama sonra,
dağa çıkmak yerine, yamacında durup kibritlerinizi, eldivenlerinizi,
dizliklerinizi, gözlüklerinizi, nemlendiricinizi, cep telefonu şarjınızı falan
kontrol etmeye devam ediyorsunuz. Eh, bunlar iyi güzel de, gerçekten bu işi
yapacaksanız bir yerde durup tırmanmaya başlamak gerekiyor!
Okuma listeleri, genel bilgiler,
açıklamalar falan elbette yardımcı olabilir, ama bir noktadan sonra gerçekten
çizgi roman okumaya başlamak gerekiyor. Sizi temin ederim ki, özellikle Marvel
– DC gibi, bir “devamlılık” kültürüne dayanan ve giriş yapması zor gibi gözüken
çizgi roman şirketleri, sizin çizgi roman okuyamamanız fikrinden sizden daha
fazla korkuyor, o yüzden de yayınlarını mümkün olduğunca, yeni okuyuculara
hitap edecek şekilde hazırlıyorlar.
O yüzden çok kafaya takmayın, bir
noktadan başlayın gitsin.
- Bir soru da sinema ile alakalı sormak istiyorum. Çizgi Roman'dan uyarlanan filmler içinde beğendiğiniz yapımlar hangileri?
Açıkçası sinemayla çok aram yok.
Bu çizgi roman filmleri ilk çıkmaya başladığında “Bu ne böyle, çizgi romana
sadık kalmamışlar!” diye sinirlenirdim, artık bu duruma sinirlenmenin anlamsız
olduğunu kabullendiğimden çizgi roman filmlerini sadece eğlencelik filmler
olarak görüyorum.
O yüzden, mesela son çıkan
Wolverine filmi gibi, düpedüz kalitesiz yapımlar olmadığı sürece, çizgi roman
filmlerinin basit ve sadece eğlence amaçlı izlenecek aksiyon filmleri olmasıyla
bir problemim yok, hepsinden belli bir miktar keyif alıyorum.
- Bu küçük söyleşiyi bizimle gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkür ederiz. AltEvren'de ve hayatınızda başarılar... :)
Dediğim gibi, ben teşekkür ediyorum. Size de yayın hayatınızda başarılar.
AltEvren Adresi: www.altevren.net
Comics Alemine Giriş Rehberi: Tıklayın...
İlginç bir yazı olmuş.Teknik kısımları biraz yorucu geldi.Çizgi roman konusunda ben de Japonları daha önde bilirdim.
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkürler.
SilHarika bir söyleşi olmuş. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkürler.. Gerçekten samimi ve doyurucu bir söyleşi oldu. :)
Silçok güzel bir yazı olmuş:) Okumayı seven biri olarak beğendim. Fakat sanki biraz uzun olmuş
YanıtlaSil:) Yorumunuz için teşekkür ederim. Doyurucu bir söyleşi oldu. Uzun ama etkili :)
Sil